Röportaj: MALKAN’A YATIRIM, KALİTEYE YATIRIM DEMEKTİR

Röportaj: MALKAN’A YATIRIM, KALİTEYE YATIRIM DEMEKTİR

Sektörde 30. Yaşını kutlamaya hazırlanan, bu süre zarfında büyük aşama kaydeden ve önemli markalara fason takım elbise üretiminde piyasasının önde gelen firmalarından biri haline gelen ÇAKIROĞLU GROUP Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Çakıroğlu ile yeni yatırımları ve geleceğe dönük beklentileri üzerine sohbet ettik.

Ramazan Bey, bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1988 İstanbul doğumluyum. Aslen Malatyalıyız. Babamız Hikmet Çakıroğlu 80’li yılların başlarında İstanbul’a yerleşmiş. Ben 15 yaşımdan beri iş hayatının içindeyim. Babam ve 2 kardeşimle birlikte büyük bir aile şirketini yönetiyoruz. Gelişime, Teknolojiye ve öğrenmeye çok açık bir kişiliğe sahibim.

Ülkemizin lokomotif sektörlerinden birisi olan Konfeksiyon ve Hazır giyim sektörü ile tanışmanız nasıl oldu?
Tekstil ve Konfeksiyon işi bizim baba mesleğimizdir. Onu devam ettiriyorum. Esasında ilk mesleğim kuyumculuktu. Tekstil ile tanışmam, ortaokul çağlarında oldu. Babamın yanında çırak olarak bu işle ilgilenmeye başladığımda çok sevdim. Ben bu işi yapmak, devam ettirmek istiyorum dedim. O gün bugündür Konfeksiyon sektörünün içindeyim.

Bu mesleği seçmiş olmaktan dolayı oldukça da memnunum. İşimi severek yapıyorum. Babadan devraldığımız noktanın daha ilerisine gittiğini ve büyüdüğünü görmek, üst seviyelere gelmek beni daha çok motive ediyor.

Çakıroğlu Tekstil hakkında kuruluşundan bugüne gelişimi ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Çakıroğlu’nu babam Hikmet Çakıroğlu 1987 yılında kurmuştur. Öncesinde bir-iki ortak firma girişimi başarısız olunca Çakıroğlu’nu tek başına kurmuş. İlk üretim atölyemiz Beyoğlu’ndaydı. Yaklaşık 16 yıllık Beyoğlu macerasının ardından 2003’te Beşyüzevler’deki fabrikamıza geçtik. Bu aşamada ben de şirkette çalışmaya başlamıştım. Nihayet bugün 6.000 m² kapalı alan ve 200’ü aşkın çalışanımızla Arnavutköy’deki yeni üretim tesisimizde faaliyet gösteriyoruz. Babamız Hikmet Çakıroğlu gelişime çok açık birisidir. Biz çocuklarını çok erken yaşlardan itibaren şirketin yönetiminde sorumluluk alacak şekilde hazırlamaya başladı. Çakıroğlu’nun gelecekte de çok güçlü bir şekilde var olabilmesi ve uzun yıllar bu sektöre hizmet verebilmesi için adım adım bizi öne çıkardı ve işleri günden güne daha fazla bize devrediyor.

Geriye dönüp baktığımda bu genç yaşta geldiğimiz nokta çok güzel. Fason iş yapıyoruz ve sektörün önde gelen firmaları ile çalışıyoruz. İşimiz her geçen gün büyüyor. Daha fazla insana ekmek kapısı oluyor. İhracatımız Avrupa ülkeleri başta olmak üzere sürekli artıyor.

Sektörün ve firmanızın 2016 yılındaki durumu nasıl? Varsa yatırımlarınızdan biraz bahseder misiniz?
2015 yılından beri sektörde süregelen bir durgunluk herkesin malumu… Ancak biz oturup bu durgunluğun kendiliğinden geçmesini beklemedik. Kalitemizi ve dolayısıyla iş potansiyelimizi artırmak için teknolojiye ve ekipmana yatırım yaptık. Herkesin durgunluktan şikayetçi olduğu bu dönemde biz tam 4 Milyon TL’lik tesis ve ekipman yatırımında bulunduk.

2016 yılında şu an çalıştığımız 6.000 m² olan fabrikamızı aldık ve buraya en son Teknoloji ürünü olan bir makine parkuru kurduk. Yeni yatırımla birlikte kalite seviyemizde %100’lük bir artış oldu. İhracat oranımız artmaya başladı çünkü yeni yabancı müşteriler gelmeye başladı. Firmamızı büyütecek, ileriye taşıyacak adımlar atmaya hala da devam ediyoruz. Biz işlerin gidişatından memnunuz. Dönemsel dalgalanmalar ise bizi hedeflerimizden saptıramaz diye düşünüyoruz.

Makine parkuruna yatırım yaparken nelere dikkat edersiniz? Yeni ekipman seçiminizi etkileyen en önemli faktör nelerdir?
İğneden ipliğe ve kullandığımız kumaşa kadar her şeyde kaliteye önem veriyoruz. Bu bizim en öncelikli prensibimiz. Makine ve ekipman alımı konusunda da bu prensibe sadık kalmaya gayret ediyoruz. Kuracağımız makine parkuru bizim için çok önemlidir. İşimizi kolaylaştırmalı, son teknoloji olmalı ve kalitemize zarar vermemeli aksine bizi üst seviyelere çıkarmalı. Kalitenin yanı sıra tabi kullandığımız makinanın yerli olması da bizim için önemlidir.

Her konuda direk destek alabilmeli, her parçasını istediğim an bulabilmeliyim. Son yıllarda ceket dikiminde moda çok hızlı değişiyor. Bu noktada kullandığınız ekipmanın aparatları ve preslerin kalıpları çok önemli. Diktiğiniz modele en uygun formu, en hızlı nasıl ortaya çıkarabilirsiniz, ona bakmak lazım. Dolayısıyla üretici firma ile iş birliğinin önemi burada ortaya çıkıyor. Bunu da en iyi yerli firmalarla sağlayabilirsiniz. Dikiş makinelerinde maalesef kaliteli ve ileri teknoloji ürünü olan yerli alternatif bulma imkânımız yok ancak ütüleme ekipmanında bu olanak artık mevcut… Malkan Makina bizler için çok ideal bir alternatif durumunda. Ütü presleri dünya markaları ile rekabet edebilir düzeyde olduğunu gördük.

Ütülüme ekipmanından yerli marka olarak MALKAN tercihiniz konusunda ne düşünüyorsunuz? Sizce doğru bir tercih mi oldu? Malkan’dan memnun musunuz?
Kesinlikle çok doğru bir tercih olduğunu tek kelime ile söyleyebilirim. Bizim ürünlerimize kalitemize ayak uydurabilecek, bizi her konuda tatmin edecek, kalitemizi öne çıkaracak bir firma ve yerli… Bu çok önemli…

Biz yıllardır Malkan’ı tanıyoruz, duyuyoruz. Çalışmaya başlamadan önce kurduğu diğer fabrikaları gezdik, fikir edindik. Hepsinden olumlu yanıtlar aldık. Bu şekilde çalışmaya başladık. Biz de çok memnunuz. Ne zaman ihtiyaç duyulsa geliyorlar. Sorunlarımızla ve isteklerimizle yakından ilgileniyorlar. Sadece makine satmıyorlar. Ceket imalatında yapmamız gereken birçok iyileştirmeyi beraber fikir alış verişi yaparak gerçekleştirdik. Halen de her konuda tüm bilgi ve tecrübelerini bizimle paylaşmaktan kaçınmıyorlar. Yani kısaca teknolojisi, kalitesi ve çalışanları olarak bizi tatmin ediyorlar. Çevremizdeki birçok firmaya da Malkan’ı öneriyoruz. Çünkü Malkan’la çalışmaya başladıktan sonra kalite seviyemizde %100’lük bir artış oldu ve özellikle Avrupa ülkelerinden yeni müşteriler sayesinde ihracatımız katlanarak arttı.

2017 yılında sektör ve firmanız hakkında beklentileriniz nelerdir?
ÇAKIROĞLU olarak 2017’de işlerimizin daha da iyi olacağını düşünüyoruz. Öncelikle daha büyük ve kaliteli markalarla bağlantılar yapmayı ve ihracat oranımızı %80’lere çıkarmayı hedefliyoruz. Biz kendi çapımızda bu hedefin gerektirdiği yatırımları yapıyoruz ve yapmaya da devam ederiz. Ancak diğer taraftan ülkede uzun bir zamandır yıpranan istikrar ve güven ortamının yeniden tesis edilmesi gerekir. Devlet büyüklerimizden dış politikada son günlerde tekrar iyiye giden gelişmelerin devam ettirilmesini, komşu ülkelerle yaşanan bir takım suni gündemlerin aşılması için azami gayret göstermelerini istirham ediyoruz. İstikrar yakalanır, güven bunalımı aşılırsa tüm piyasalarda olacağı gibi tekstil sektörü de büyük canlılık yaşanacaktır. Bir de şu işverenlerin sırtındaki en büyük kamburlardan olan aşırı yüksek sigorta primlerinde işveren lehine iyileştirici bazı düzenlemelerin ivedilikle yapılmasını bekliyoruz.